ÖZET
Türkiye’nin modernleşme süreci 19. yüzyılın ortalarından itibaren başlar. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başlayan bu aşama cumhuriyetin ilanı ile devam etmiştir. Yaşanan siyasal modernleşme genel olarak laikleşme ve ulusal kimlik inşası eksenleri üzerine oturmaktadı. Laikleşme hukuki ve siyasi sistemde İslam’ın rolünü azaltarak dinin kamusal alandaki belirleyiciliğini bastırma şeklinde gelişirken, ulusal kimlik inşası Türk kimliği etrafında ulus devletin gerekliliği olarak görülmüştür. Yapılan kimlik tanımı birçok grubun dışlanmasını beraberinde getirmiştir. Said Nursi bu modernleşme sürecinin en önemli kişiliklerinden biridir. Kimlikleri, yaklaşımları ve eylemleri modernleşme süreci ile çakışmaktadır. Nursi yaşadığı dönemlerin siyasal otoriteleri her zaman gerilimli bir ilişki içerisinde olmuştur. Cumhuriyetin kurulması ile birlikte Nursi’nin sahip olduğu dini ve etnik kimlikler tehdit unsuru olarak görülmüştür. Bunun sonucunda Nursi, dini hayatı yeniden canlandırmaya çalışmış ve alternatif bir alan inşasını eserleri ile sağlamaya çalışmıştır.