Ağabeyler Anlatıyor


 

 

 

AĞABEYLER ANLATIYOR // ÖMER ÖZCAN

Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri hakkında hatırı sayılır bilgi hazinesine sahip olan Ömer Özcan’ın arşivinde, Hz. Üstad’la görüşen veya görüşmeyen kadim ağabeylerden fotoğraf, ses, video veya yazılı olarak yaptığı kayıtlar ve belgeler mevcuttur. Ayrıca el yazılı orijinal yazılar da dahil olmak üzere Risale-i Nur’un ilk baskılarının teksir veya matbaa olarak tamamı arşivde yer almaktadır.

  • Ömer Özcan, Üstad Said Nursi Hazretleriyle hatıraları olan ağabeylerle yaptığı röportajların bir kısmını kitaplaştırmıştır. “Risale-i Nur Hizmetkârları AĞABEYLER ANLATIYOR” adıyla seri olarak yayınlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır.


Kitabın Ön Sözünden Bir Kısım;

“Yine inanıyorum ki, biz Nur talebeleri, ihlâsı, sadakati, fedakârlığı vb. hizmet düsturlarını, Risale-i Nurlar- dan okuyarak öğrendik, tatbikatını da muhtelif meşrepteki ağabeylerden gördük; hususan “vârisim”, “mut- lak vekilim” dediği ağabeylerden… Üstad Hazretleri, Emirdağ Lâhikası’nda, “Ben yanımdaki vasiyetnamem- deki evlât kabul ettiğim küçük evlâtları tevkil ediyorum. Onlarla konuşanı, benimle konuşmuş gibi kabul ediyorum” (Emirdağ Lâhikası-II, 227) diyor. Biz de onlarla konuştuk. Onlarla konuştuklarımızı veya onların konuştuklarını yazdık. Orijinal fotoğraflarla destekledik. “

 

Kitapta yer alan bazı Ağabeylerden alıntılar;

 

BABAM ABDÜLMECİD ÜNLÜKUL’U ANLATMAK ÇOK ZOR…

1960 senesinde bir gün kapı çaldı. Koşarak aşağıya indim. Kapıyı açar açmaz askerden ve polisten oluşan bir duvarla karşılaştım. Hemen kapıyı kapatıp babamın yanına koştum, “Baba aşağıda kapının önünde polisler, askerler dolu, çok kalabalıklar, bir şeyler oluyor” dedim. Babam o yaşlı haliyle yavaş yavaş aşağıya indi. Biz de Rabia Anne, Saadet ve Ben arkasından takip ettik. Babam dışarıya çıkınca “Üstad gelmiş! Seyda gelmiş!” dedi.

 

 

Biz babamın arkasından o kalabalığın arasından Üstad’ı görmeye çalıştık. O arada Üstad’ın şoförü Hüsnü Bayram arabayı kapıya yanaştırmaya çalışıyordu. Polisler ve askerler ise sanki etten bir duvar gibi arabanın kapının önünde durmasını engellemeye çalışıyorlardı. O arbedenin içinde babam Üstad’ın yanına zor zahmet ulaşmıştı. Babam arabanın içindeki ağabeyi Bediüzzaman’la konuşmaya çalışırken bir yandan polisler arabayı ittiriyorlar, evin önünden uzaklaştırmak istiyorlardı.. -Şükran Ünlükul Anlatıyor

 

 

BURAYA BİR HOCA GELMİŞ, ZİYARETİNE GİDELİM

 

“1940’ta Kastamonu Lisesi’nde talebe iken benim gibi ‘Rifat’ adında dindar bir arkadaşım vardı. Bir gün bana, ‘Buraya bir hoca gelmiş, ziyaretine gidelim’ dedi. Ben de, ‘Peki gidelim’ dedim. Vardığımızda Üstad ya- tağa yarı uzanmış, yani bir yere dayanmış, belinden yukarısı dik. Saçları kulaklarına kadar uzun, gözündeki gözlük hafif öne düşmüş halde elinde bir kitap vardı.

 

“Biz selâm verip elini öptük. Bize gözlüğün üzerinden hafif bakarak ‘Maşaallah, maşaallah!’ diyerek bir-iki iltifat etti ve iman-ahiret dersleri verdi…”   -Abdullah Yeğin Ağabey Anlatıyor

 

HAYATIMDA HİÇ KARŞILAŞMADIĞIM BİR HİTABET KABİLİYETİ

“Ahmet Feyzi ağabeyle tanışmamız 1960 yılında oldu. Üstad’ımızın Ankara’ya ikinci teşrifleri zama- nında… Sungur ve Tahsin Tola Ağabeylerin Tarihçe-i Hayat davası vardı. Mahkemeden sonra Said Özdemir ağabeyin Dışkapı’ya giderken kiralamış olduğu Murat Lokantası’nın üstündeki dershanede toplandık. Diyarbakır’dan Mehmet Kayalar Ağabey de vardı.

 

“Bir köşede 60 yaşlarında, ihtiyarca, orta yapılı, kalender bir zat sandalyede oturuyordu, kim olduğu- nu da bilmiyorum. Sonra oradaki cemaate ikaz mahiyetinde bir ‘Eûzü besmele’ çekti ve konuşmaya başladı. Hayatımda hiç karşılaşmadığım bir hitabet kabiliyeti temerküz etmiş, hitabetin şahikasına çık- mıştı o zat. Donduk kaldık! Sordum: ‘Kimdir bu zat?’ Dediler ki: ‘Bu, Ahmet Feyzi ağabeydir.’ İşte ilk karşılaşmamız böyle olmuştu. Sonradan davaların takip hengâmında birbirimizle haşir neşir olduk. -Av. Gültekin Sarıgül Ağabey Anlatıyor

 

İSLÂMİYET’TE DEMOKRASİ MESELESİNİ ÇOK GÜZEL İZAH ETTİ

“Ahmet Feyzi Ağabey İzmir’e geldiğinde ekseriya Mustafa Birlik kardeşin evinde kalırdı. Ara sıra da bizde misafir kalırdı. Öyle mütevazı idi ki biz onun değerini bilememişiz, şimdi anlayabiliyoruz.

 

“Bir gün Mustafa Birlik kardeşin evinde bir ders vardı. 1960 ihtilâli sonrasıydı… Mehmet Ali Aytaç is- minde bir korgeneral parti kurmayı, senatör olmayı aklına koymuş. Sonra sormuş, ‘Bizi kim destekler?’ diye… Bazıları da bizim adresi verip, ‘Sen nurcularla görüş’ demişler. O vesileyle Birlik kardeşin evine gelmiş. ‘Biz eğer meclise girersek İngiliz demokrasisini getireceğiz’ falan gibi yarım saat konuştu. Ah- met Feyzi Ağabey de köşede yatağında uyukluyor da dinlemiyor gibi sanki ama…

Sonra bir başladı konuşmaya, ‘Asr-ı Saadet, İslâmiyet’teki demokrasi’ meselesini çok veciz bir şekilde bir saat kadar izah etti. Konuşma fevkalâde olmuş, hepimizin çok hoşuna gitmişti. Sonra ‘Ben bir ab- dest alayım’ diyerek dışarı çıktı.

“Korgeneral Mehmet Ali Aytaç hayret ve takdirle, ‘Yahu bu zat kimdir? Ben hayatımda böyle bir zat görmedim, bu nasıl konuşma böyle! Niye daha evvel söylemediniz? Bu adamın yanında konuşulmaz yahu!’ dedi. Tabi sonra kardeşler, Üstad’ımızın talebelerinden olduğunu izah ettiler…

-Hüseyin Çağdır Ağabey Anlatıyor

Ayrıca Ömer Özcan arşivine erişim için tıklayabilirsiniz.