Ebced Hesabını Kullananlar, Hicrî Tarih Yanında, Miladî Tarihe Göre de Tespitler Yapmaktadır. Miladî Tarihi Kullanmak Doğru Olabilir Mi?


Cevap: Kur’an’da bu metodun kullanıldığını kabul edenler için hicrî veya miladî tarihlerin kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur.

 

Evvela, Allah için bu iki tarih arasında bir ayrılık-gayrılık düşünülemez. Çünkü bu tarihlerin her ikisi de O'nun birer elçisine nispetle ortaya çıkmıştır. Tabir yerindeyse Allah, herhangi bir tarihi çeşidini esas alıp ona taraf olmaz, ikisi arasında fark gözetmez.

 

İkinci olarak, Kur’an’ın maksadı, hicrî veya miladî tarihini ispat edip tespit etmek değildir. Bilakis, onun maksadı, insanlar arasında şöhret bulmuş bir hesap tablosunu/bir tarihi, esas alarak, herhangi bir olayı ona göre tespit etmek ve bunu insanların dikkatine sunarak, kendi semavî kimliğini ortaya koymaktır. Bu hüküm şayet varsa meşhur iki tarihin dışında kalan ve kullanılan diğer tarihler için de geçerlidir. Yeter ki Kur’an’ın amacına hizmet etsin.

 

Üçüncü olarak, Ebced hesabı, bir ifadede yer alan cümlelerin hesabıdır. Bunun tefsirlerdeki orijinal Arapça ismi “hisabu’l-cümmel”dir. Buna göre, barındırdığı harflerin sayı değerleri bakımından çok farklı rakamlara ulaşan cümlelerin işaret ettiği olayların yakınlık ve uzaklığına göre, farklı tarihlerin kullanılması, bu durumun tabiî bir sonucudur.

 

Mesela; Kur'an'da Hz. Peygambere (s.a.v) hitaben "Eğer seni vefat ettirirsek.." mealindeki “ev neteveffeyenneke” cümlesinin matematik değeri 632’dir. Bu cümlenin tekrar edildiği üç surenin tertip ‘numaraları ise 63’tür. Burada ayetin manasına gaybî işaretler de dahil edilerek, Kur’an’ın semavî kimliğine dikkat çekilmiştir. Bu tarihlerden ilkini miladî, ikincisini hicrî tarihe göre (Efendimizin ölüm tarihini ve ömrünü) hesaplamak zorunluluğu vardır. Çünkü, bu işaretlerin belirlenmesinde, hesap cetveli ile işarete konu olan olaylar arasındaki tevafukların, uygunlukların büyük rolü vardır. Çünkü tevafukların kendisi de gaybî işaretlerin bir anahtarıdır, bir emaresidir.